Ana içeriğe atla

Dean

Meksika sadece baskı altında olduğu için kötü bir yer değil, Meksika zaten kötü bir yer. Erketeye yatmış çöl hayvanlarını göremiyor musunuz? kurbağalar, boynuzlu ve basit, insan beyninin yarıklarını andıran yılanlar, durarak, bekleyerek, aptal bir Meksika ayının altında aptal. timsahlar, böcekler, kumun üstünde yatan beyaz tişörtlü adamı gözleyerek.

Devinimini buldu Neal(Yolda'da ki Dean olur), kimseye zararı dokunmadı. genç ve bıçkın kodes çocuğu ölüme yattı Meksika raylarında.

Onu tanıdığım o gece,"Kerouac bütün öbür bölümlerini yazdı. ben senin son bölümünü yazdım bile." demiştim.
"güzel" demişti, "yaz".
İşte.

Bukowski, Neal Leon Cassady ile tanışma hikayesinin sonunu böyle bitirince sadece kitabı kapatıp otobüsün camından dışarıyı seyredebildim. Düşünemedim. Sadece baktım. Cama yansıyan yolcu kafaları, anlamsız bir karanlık; içinde kaybolduğun bir bataklık. İşte demesiyle Dean'i hissettim. Tüylerim diken diken hepsi ayrı ayrı Dean olma hayaliyle. Biliyorum ki sadece Kerouac olabilirim. Sikilmiş bir hayatta sikilmiş bir işten çıkıp eve gitmeye çalışan biri onu bile olamaz!

Dean bile kendini öldürmüş. İntihar gibi bir ışık olmasa boktan hayatlarımız sonu karanlık bir yol. O ışığın desteğiyle boka biraz daha batarak yaşayabiliyoruz. Belkide sırf bu yüzden neye battığımızı bilmiyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kukla

 Yıllar sonra kadim dostum -1 yıl 5 ay 17 gün sonra- tekrar yazıyorum sana. Gözlerim sağır ve kulaklarım kör. Yoksa katlanamazdım bütün bunlara. Ben ve kukla; kukla ben. Tabula Rasa: İnsan kendine yarayacak bütün bilgiyle doğar. Yanılıyorlar, insan kendine yetecek bütün iyilikle doğar. İyilik meleği ben. Sana kendimi anlatmak için değil, kendimi dinlemek için buradayım. Ben, kukla ben. İyilikle dolu olduğum için kötü bir kukla şovunun en kötü figüranı oldum. Ondandır ilk yazdıklarım. İnsanlığın ilk öğretisi kendi yararına olanı seçmekti. Ben ise karşımda duranın yararını seçtim. Çünkü ben iyi bir insandım ve karşımda duranın üzülmesini istemezdim. Tüm o karşıda duranlar, bunu fark ettiklerinde harekete geçtiler. Artık Sleepandbeer bir kukla ve onların emrinde. İstedikleri her şeyi yaptım. Sorguladım, düşündüm, sinirlendim ama vazgeçemedim huyumdan. Bir işe girdim. Çoğu erkeğin hayatında yapmak istediği mesleği yapıyorum. Dünya'nın en rahat mesleklerinden bir tanesi. Beni tanıyo...

Bende anlatırım aşk acımı

Yaz ayları, hava gayet sıcak. Dışarıdan görünmemek için de çadırın penceresi kapalı. Derin derin nefes alıyorum. Yarı çıplağım. Her defasında ortamda ki toprağın ve onun parfümünün kokusunu koklamak için daha derin nefes alıyorum. Her nefes alışım onun yanında; yeni bir gün, yeni bir sevinç. Tek kişilik bir yataktayız. Altımızda köpek patileriyle kirlenmiş bir çarşaf var. Ters yüz yaparak kirliliğini örtmeye çalışmışım. Yatağın yanında kıyafetlerim sıralı. Herşey bir birine karışmış durumda. Yatağın hemen yanında yazın başında bana verdiği iskambil kartları serili. 6 ve 2 numaraları eksik. Kartların kırmızılığı bana göz kırpan papaza karışıyor. O ise; göğsümde yarı çıplak uyuyor. "Hem göğsümde hem göğüs kafesimin içinde". Her kalp atışı beni gerçeklikten biraz daha uzaklaştırırken, o andan kopmak istemiyorum. Sadece o anı yaşamak ve saati bulan orospu çocuğuna küfretmek istemiyorum. Eğer aşk diye bir şey varsa dünyada işte budur diyorum. Bunları ona ve bütün dünyaya sadece ne...

Karalama

Bağlanamıyorum. Ne içkiye ne kadınlara. Bağlanabildiğim zamanlardan kalma sadece sigaram var. O da olmasa... İnsanlardan çok şey beklemiyorum. Yalnız bıraksınlar beni. Olabildiğince yalnız. Dolabın kapağını hiç açmasınlar. Adımı ölene kadar hatırlamasınlar. Gelecekte ne yapacağını bilemeyen her insan kadar Bukowski'yim. Kafamda onlarca cevap var ama hiç biri bana göre değil. Bana göre nedir oda belli değil. Yalnız kalmayı saymıyorum. Müzik, sigaram ve ben gerisi hiçte iyi değil. İçi boş insanlar dışlarına ne kadar çok şey takmışlar. Bana hep komik görünüyorlar. Bazıları güzeller. Bazıları bakmayacağım kadar güzeller. Ama yanlarına gidince içlerindeki boşluğa bütün masayı sığdırabiliyorum. Bana bakıyorlar. Ucube gibi hissediyorum. Yalnışlıkla baktıklarını düşünüyorum.