Ana içeriğe atla

Yaşamak Lazım

Aşkını biliyorum. Yaşadıklarını da. Yazının sonunu okuduğumda sordum kendime  'aşk yok mu?' diye. Var olduğuna inanıyordum ama var olması tanım yapmama yetmedi. Var olan ama tanımsız olan tek olguydu belkide. Evrendeki tüm kutsallıkların yerini alacak kadar da değerliydi.

Sana anlatacak bir şey düşünürken üstadın bir sözü geldi aklıma. Sonrasında senin yaptığın yorum. Aynen şöyleydi:
-"Eğer gözlerimi kapatabilseydim kadınları öperken, sormazdım sorularımı."
Kapatmayı çok denedim ama hep açıldı gözlerim birini öperken. Merak ettim yüzünün şeklini, kaslarının hareketlerini. Eğer yüzündeki memnuniyetin resmini yapabilseydim karşımdakinin; dünyanın en pahalı tablosu olurdu haliyle. Dünyada ki en büyük geyiği -seven adam gözlerini kapar- yenebildiğim için ne mutluyum şu an. -SleepandBeer

Cevap vermemişim. Bir şeyler anlatmak için bundan daha güzel fırsat olamaz.

Yaşamak lazım. Herkesten ve her şeyden arınıp herkesi ve her şeyi. Bu yüzden gözü açık olmalı insanın. Her ne durumda olursa olsun. Seviştiğim son iki kızda da öyle oldu. Gözlerine baktım her seferinde. İlki benden uzaklaşmaya çalışırken gözlerime bakmasını istedim. Kendini bana teslim etmesinde gözlerime bakması etkili olmuştu. İkincisindeyse gözleri kapalıyken ben açtırdım. Gözleri açık öpüşmesi için güzel şeyler söylemiştim. O zaman geçerli bir sebebim vardı. Şimdi... Unuttum...

Aşka bu kadar önem veripte onu tek bir bedene ve ruha hapsetmeye bir türlü anlam veremedim. Dün veya yarın için, bugünü piç etmeye de. O yüzden diyorum ki sadece yaşa!

'Kadınlar ve erkekler birbirlerine nasıl benzer bilirsin; biz kadınlar ne pahasına olursa olsun aşık olduğumuz erkeğe karşı herhangi bir cinsel çekime kapılmamışız gibi davranırız, oysa gerçekte bu duyguyu neredeyse hep yaşarız. Örneğin girişken, tutkulu, bıçkın bir erkeği severiz, ama temkinli, yere sağlam basan, otoriter bir erkekle tanıştığımızda yumuşak tenimiz ondaki kudreti hisseder, ona tutulmaktan kendimizi alıkoyamayız. Kadınlarda beden erkeklerdeki gibi sadakatsizdir, sadece biz bedenimizi daha iyi kontrol altında tutarız. ' diyordu Bomba'da Ida Miller.

Sana sevişmek istemeyen kadın yalan söylüyordur diyordum, ölene kadar da söylemeye devam ederim.

Son olarak:
'Tanrı insanı doğru yarattı.' -Kosmos

Sevgiler
SexandWine

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kukla

 Yıllar sonra kadim dostum -1 yıl 5 ay 17 gün sonra- tekrar yazıyorum sana. Gözlerim sağır ve kulaklarım kör. Yoksa katlanamazdım bütün bunlara. Ben ve kukla; kukla ben. Tabula Rasa: İnsan kendine yarayacak bütün bilgiyle doğar. Yanılıyorlar, insan kendine yetecek bütün iyilikle doğar. İyilik meleği ben. Sana kendimi anlatmak için değil, kendimi dinlemek için buradayım. Ben, kukla ben. İyilikle dolu olduğum için kötü bir kukla şovunun en kötü figüranı oldum. Ondandır ilk yazdıklarım. İnsanlığın ilk öğretisi kendi yararına olanı seçmekti. Ben ise karşımda duranın yararını seçtim. Çünkü ben iyi bir insandım ve karşımda duranın üzülmesini istemezdim. Tüm o karşıda duranlar, bunu fark ettiklerinde harekete geçtiler. Artık Sleepandbeer bir kukla ve onların emrinde. İstedikleri her şeyi yaptım. Sorguladım, düşündüm, sinirlendim ama vazgeçemedim huyumdan. Bir işe girdim. Çoğu erkeğin hayatında yapmak istediği mesleği yapıyorum. Dünya'nın en rahat mesleklerinden bir tanesi. Beni tanıyo...

Karalama

Bağlanamıyorum. Ne içkiye ne kadınlara. Bağlanabildiğim zamanlardan kalma sadece sigaram var. O da olmasa... İnsanlardan çok şey beklemiyorum. Yalnız bıraksınlar beni. Olabildiğince yalnız. Dolabın kapağını hiç açmasınlar. Adımı ölene kadar hatırlamasınlar. Gelecekte ne yapacağını bilemeyen her insan kadar Bukowski'yim. Kafamda onlarca cevap var ama hiç biri bana göre değil. Bana göre nedir oda belli değil. Yalnız kalmayı saymıyorum. Müzik, sigaram ve ben gerisi hiçte iyi değil. İçi boş insanlar dışlarına ne kadar çok şey takmışlar. Bana hep komik görünüyorlar. Bazıları güzeller. Bazıları bakmayacağım kadar güzeller. Ama yanlarına gidince içlerindeki boşluğa bütün masayı sığdırabiliyorum. Bana bakıyorlar. Ucube gibi hissediyorum. Yalnışlıkla baktıklarını düşünüyorum.

Korkmak

Bütün hayatım boyunca birşeylerden korkmak zorunda bırakıldım. Öyle bir korku ki; damarlarıma kadar işlemiş, anlamını yitirmiş, boyun eğdirmiş. Ne yaparsam yapayım iki kere düşündürdü bu korku, tedbir aldırdı. Koyunlaştırdı bir nevi. Sen de bir düşünsene yaşantını. Korktukların olmasa evinde oturur muydun ? Derslere yetiştir miydin? Babam ne der, sınıfta kalır mıyım, komşu teyzeler konuşur, kanunlara aykırı mıdır, ahlaka uygun mudur? Yenebilseydim korkumu, kaçardım. En yüksek dağlara çıkar, en tenha yerlere giderdim. Köprü altlarında yaşardım. Ama yok hala korkuyorum. Neden korktuğumu da bilmiyorum. Dizginliyor beni, insan içinde tutuyor belkide. Keşke diyebilsem; korkma, kaç, kurtulursun. Seri üretim insanlardan yakanı kurtarırsın. İnsanların pislikle doldurduğu dünyada nefes alırsın. İnsanlar kirletmedi dünyayı pisliğe boğdu. Kir kabul edilir pislik asla! Geri dönüşü yoktur. Pislenmişlikten kaç diyebilsem keşke. Ama yok hala korkuyorum. Bir pislik yığınının içinde oturmuş düş...