Ana içeriğe atla

Depresyon

Ben kimim? Sen kimsin? Sadece yaşayıp gidiyoruz. Sahte yüzler ve gerçek hayatlar hepsi bu. Herkesin bir maskesi var bu hayatta. Balkonda sigara içtikten sonra üzerimde ki montla camda kendime baktım. Yüzümün yarısı siyah. İşte gerçek ben; yarım karanlık. Ben bile çözemedim kendimi. Başka birinin beni çözmesini beklemek mesihi beklemek gibi. Camdaki ben gülümsedi. Neden bu kadar ciddiyiz? 

Depresyonda olduğumu sandım bütün gün. Sıkılma duygumu yeneli aylar olmasına rağmen sıkılmıştım bütün gün. Kızsızlıktan dedim. Havalardan dedin. Yanlışlıkla Beste'ye mention atmama kadar sürdü. The Man From Earth kadar beni heyecanlandıran film olmamıştı bugüne kadar. O heyecanla attım mention'ı. Cevap gelmesini beklemiyordum bile. O beni biri için terketmişti ve ben onu aldatmıştım. Hikaye sonu kadar kötü başlamamıştı aslında. Masallara layık tanışmıştık. Çocuklarımı uyutabileceğim kadar güzelinden hemde. 2 saat kadar konuştuk. Sonra çıkıp bir sigara yaktım.

Ben kimdim? Hayatında aşık olduğu ilk dişiyi ve masalsı bir tanışma hikayemiz olan Besteyi aynı kızla aldatan kişi. Durumum berbattı. En azından kendimden nefret etmiyordum. Carpe Diem, Sadece Yaşa, There is no plan. Thats the Fucking plan! Ne dersen de onu yapmıştım. Yanımda yatan kıza dönüp bakmayacak kadar erkekliğimi yitirmemiştim. En azından yaptığımı kabul ediyorum.

Bütün planlarım tutmadı Karadenizde. Vazgeçtim geleceği düşünmekten. Onu düşündükçe kuyuya düşmüş it gibi oluyorum: telaşlı, bitkin, halsiz. 

Şu an tek isteğim var: Yukarıda yazdığım iki şarkı sözünü anlayabilecek birini bulmak.

Yorumlar

  1. birini anladım, ismail türütten plan yapmayın plan tutmaz karadenizde

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnızlık: İşte benim dinim bu

Babamın bağırmasıyla uyandım sabah. Çiftlikte ki horozum olsaydı babam hiç düşünmez, keser ve yerdim. İlk dersin saati çoktan geçmişti. Koşmak için çok geçti. Gömleğimi özenle seçtim. Onun altına beyaz bir t-shirt. Gri kotumu da giydikten sonra saçlarımı topladım. O kadar özenle tokayı geçirdim ki saçlarıma, bir teli kopsa bütün büyüsünü bozacaktım sanki günün. Bolca parfüm sıktım ve dışarı çıktım. Sarnıç durağından İzban'a binip o kadar yol almak artık yormamaya başlamıştı beni. Liseye ilk başladığımda çok farklıydım. Saçlarımı çok kısa kestirir gömleğimi içime sokardım. Okulun hırkasının yakaları hep omuzlarımdan düşerdi. Salaşlığın bir tanımı yoksa, o günlerde bendim. Okulumuz düz lisenin binasının 1.5 katına kurulmuş bir anadolu lisesiydi. Zerre sevmezdim. İlk günlerde ben ve sivilcelerim birinden hoşlanmaya başladı. Düz lisenin en popüler kızlarından biri. Benim neyimeydi ona bakmak. Bana bakıp gülmeye başladıklarında o tarafa bakmamam gerektiğine kanaat getirmem çok sürm...

Bende anlatırım aşk acımı

Yaz ayları, hava gayet sıcak. Dışarıdan görünmemek için de çadırın penceresi kapalı. Derin derin nefes alıyorum. Yarı çıplağım. Her defasında ortamda ki toprağın ve onun parfümünün kokusunu koklamak için daha derin nefes alıyorum. Her nefes alışım onun yanında; yeni bir gün, yeni bir sevinç. Tek kişilik bir yataktayız. Altımızda köpek patileriyle kirlenmiş bir çarşaf var. Ters yüz yaparak kirliliğini örtmeye çalışmışım. Yatağın yanında kıyafetlerim sıralı. Herşey bir birine karışmış durumda. Yatağın hemen yanında yazın başında bana verdiği iskambil kartları serili. 6 ve 2 numaraları eksik. Kartların kırmızılığı bana göz kırpan papaza karışıyor. O ise; göğsümde yarı çıplak uyuyor. "Hem göğsümde hem göğüs kafesimin içinde". Her kalp atışı beni gerçeklikten biraz daha uzaklaştırırken, o andan kopmak istemiyorum. Sadece o anı yaşamak ve saati bulan orospu çocuğuna küfretmek istemiyorum. Eğer aşk diye bir şey varsa dünyada işte budur diyorum. Bunları ona ve bütün dünyaya sadece ne...

İnsanlar

İnsanlar bu kadar boş şeylerle uğraşmak için çabalıyorlar sanırım. Tek yaptıkları şey başkaları hakkında konuşmak ve gülmek. İlk cinayetimi bu boşluğa bıçağımı saplayarak işleyeceğim sanırsam.