Ana içeriğe atla

Ölmek Çare Değil

Şimdi neden Simay'a tam olarak güvenemediğini anlıyorum. İçinde bir yerlerde seni denediğini hissediyorsun. Hissetmesende kıllanıyorsun. Öfkeni açığa çıkarmalarına izin verme. 'Sahip oldukların sana sahip olmasın.'

Bu dünyaya bir şey katmak için çok erken. Önümüzde engeller var. Bu engeller bizim çabalamamızla değil kendiliğinden ortadan kalkacak. Okuldur vs. dir demiyorum, zira en özel okul bizlerin hayatıdır. Beklemek gerekir bir süre. Sonrası? Mutluluk.

İnsanız işte ırzını sikeyim, şu dünyadan gitmemek için bir sürü sebebimiz var. Aşk ve şehvet var en başta. Güzel bir kadın düşün. Öpüşüyorsun. Sevişiyorsun. Ve Tanrı seni izliyor. Kıskanır bizleri sonsuz hayatında bir kere bile güzel kadının yumuşak bedenini hissedemediği için. Belki de bu yüzdendir aşkların erken bitişi. Belkide bundandır kutsal denilen kitaplarda en insani haklarımızın yasaklanışı.

Ölmek çare değil işte. En güzel seviş ve sevişmeleri yaşamadan nereye gidiyorsun lan. Daha kutsallıkların ırzına geçip, dünyaya kazık atıcaz. Birilerinin bilmesine gerek yok, üstadın dediği gibi ' ben mükemmel insanı yaratan insanım ve gerisinin hiçbir önemi yok.'
Uzaklaş bunlardan da diyebilirdim ama demiyorum. Yine üstadın dediği gibi:
+ Gidelim buralardan..
- Nereye?
+ Bunların olmadığı bir yerlere
- Ama onlar her yerdeler

SexandWine

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnızlık: İşte benim dinim bu

Babamın bağırmasıyla uyandım sabah. Çiftlikte ki horozum olsaydı babam hiç düşünmez, keser ve yerdim. İlk dersin saati çoktan geçmişti. Koşmak için çok geçti. Gömleğimi özenle seçtim. Onun altına beyaz bir t-shirt. Gri kotumu da giydikten sonra saçlarımı topladım. O kadar özenle tokayı geçirdim ki saçlarıma, bir teli kopsa bütün büyüsünü bozacaktım sanki günün. Bolca parfüm sıktım ve dışarı çıktım. Sarnıç durağından İzban'a binip o kadar yol almak artık yormamaya başlamıştı beni. Liseye ilk başladığımda çok farklıydım. Saçlarımı çok kısa kestirir gömleğimi içime sokardım. Okulun hırkasının yakaları hep omuzlarımdan düşerdi. Salaşlığın bir tanımı yoksa, o günlerde bendim. Okulumuz düz lisenin binasının 1.5 katına kurulmuş bir anadolu lisesiydi. Zerre sevmezdim. İlk günlerde ben ve sivilcelerim birinden hoşlanmaya başladı. Düz lisenin en popüler kızlarından biri. Benim neyimeydi ona bakmak. Bana bakıp gülmeye başladıklarında o tarafa bakmamam gerektiğine kanaat getirmem çok sürm...

Bende anlatırım aşk acımı

Yaz ayları, hava gayet sıcak. Dışarıdan görünmemek için de çadırın penceresi kapalı. Derin derin nefes alıyorum. Yarı çıplağım. Her defasında ortamda ki toprağın ve onun parfümünün kokusunu koklamak için daha derin nefes alıyorum. Her nefes alışım onun yanında; yeni bir gün, yeni bir sevinç. Tek kişilik bir yataktayız. Altımızda köpek patileriyle kirlenmiş bir çarşaf var. Ters yüz yaparak kirliliğini örtmeye çalışmışım. Yatağın yanında kıyafetlerim sıralı. Herşey bir birine karışmış durumda. Yatağın hemen yanında yazın başında bana verdiği iskambil kartları serili. 6 ve 2 numaraları eksik. Kartların kırmızılığı bana göz kırpan papaza karışıyor. O ise; göğsümde yarı çıplak uyuyor. "Hem göğsümde hem göğüs kafesimin içinde". Her kalp atışı beni gerçeklikten biraz daha uzaklaştırırken, o andan kopmak istemiyorum. Sadece o anı yaşamak ve saati bulan orospu çocuğuna küfretmek istemiyorum. Eğer aşk diye bir şey varsa dünyada işte budur diyorum. Bunları ona ve bütün dünyaya sadece ne...

İnsanlar

İnsanlar bu kadar boş şeylerle uğraşmak için çabalıyorlar sanırım. Tek yaptıkları şey başkaları hakkında konuşmak ve gülmek. İlk cinayetimi bu boşluğa bıçağımı saplayarak işleyeceğim sanırsam.