Ana içeriğe atla

(A)normal Sorunsalı


Dikkatleri üstlerine çekmeye çalışmakta çocuktan beterler. Tüm diyeceğim budur.

Her ne kadar insanlık tüm ideallere ve ideolojilere karşı ihanet içinde olsa bile hep arkandayım. Kitabın benimle birlikte sonsuzluğa karışır.

Normal olan biziz..Belkide değilizdir, bilmiyorum. Ama bu toplum için anormaliz. İnsanlar farklılıktan korkarlar, o yüzdendir birbirlerine benzemeleri. En soylusundan, en fakirine kadar batmışlardır cehalete. Ama mutludurlar kendi içlerinde. Sorgusuz, sualsiz, geceleri kafalarını koyduklarında direk uyudukları bir hayatları vardır. Bizse onlar arasından sıyrılıp birbirimizi bulmuş olanlar, dünyaya kazık atma peşindeyizdir. Hep düşünmüşümdür, keşke çocuk kalsaydım. Şimdilerde hatırlanmaya değer güzel bir rüya olsada mutluydum lan. Başta inancım vardı. Başım sıkıştığında kendimi rahatlatabileceğim bir yaratıcım. Şimdi? Yok. Çok uzak bana. Kalbimin kapıları çoktan kapattım giremesin diye. Belki hala nöbet tutuyordur bilmiyorum. Eğer ki yeniden bir hayat verebilseydi bana dünyada onun unuttuğu bir yerde doğmak isterdim. Annem ve babamın yaşadığı aşktan isterdim. 1-2 de çocuk.

Attım ben sıkıntımı içimden.
Özgürlüğün bokunu çıkarayım...

Sevgiler
SexandWine

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnızlık: İşte benim dinim bu

Babamın bağırmasıyla uyandım sabah. Çiftlikte ki horozum olsaydı babam hiç düşünmez, keser ve yerdim. İlk dersin saati çoktan geçmişti. Koşmak için çok geçti. Gömleğimi özenle seçtim. Onun altına beyaz bir t-shirt. Gri kotumu da giydikten sonra saçlarımı topladım. O kadar özenle tokayı geçirdim ki saçlarıma, bir teli kopsa bütün büyüsünü bozacaktım sanki günün. Bolca parfüm sıktım ve dışarı çıktım. Sarnıç durağından İzban'a binip o kadar yol almak artık yormamaya başlamıştı beni. Liseye ilk başladığımda çok farklıydım. Saçlarımı çok kısa kestirir gömleğimi içime sokardım. Okulun hırkasının yakaları hep omuzlarımdan düşerdi. Salaşlığın bir tanımı yoksa, o günlerde bendim. Okulumuz düz lisenin binasının 1.5 katına kurulmuş bir anadolu lisesiydi. Zerre sevmezdim. İlk günlerde ben ve sivilcelerim birinden hoşlanmaya başladı. Düz lisenin en popüler kızlarından biri. Benim neyimeydi ona bakmak. Bana bakıp gülmeye başladıklarında o tarafa bakmamam gerektiğine kanaat getirmem çok sürm...

Bende anlatırım aşk acımı

Yaz ayları, hava gayet sıcak. Dışarıdan görünmemek için de çadırın penceresi kapalı. Derin derin nefes alıyorum. Yarı çıplağım. Her defasında ortamda ki toprağın ve onun parfümünün kokusunu koklamak için daha derin nefes alıyorum. Her nefes alışım onun yanında; yeni bir gün, yeni bir sevinç. Tek kişilik bir yataktayız. Altımızda köpek patileriyle kirlenmiş bir çarşaf var. Ters yüz yaparak kirliliğini örtmeye çalışmışım. Yatağın yanında kıyafetlerim sıralı. Herşey bir birine karışmış durumda. Yatağın hemen yanında yazın başında bana verdiği iskambil kartları serili. 6 ve 2 numaraları eksik. Kartların kırmızılığı bana göz kırpan papaza karışıyor. O ise; göğsümde yarı çıplak uyuyor. "Hem göğsümde hem göğüs kafesimin içinde". Her kalp atışı beni gerçeklikten biraz daha uzaklaştırırken, o andan kopmak istemiyorum. Sadece o anı yaşamak ve saati bulan orospu çocuğuna küfretmek istemiyorum. Eğer aşk diye bir şey varsa dünyada işte budur diyorum. Bunları ona ve bütün dünyaya sadece ne...

İnsanlar

İnsanlar bu kadar boş şeylerle uğraşmak için çabalıyorlar sanırım. Tek yaptıkları şey başkaları hakkında konuşmak ve gülmek. İlk cinayetimi bu boşluğa bıçağımı saplayarak işleyeceğim sanırsam.