Ana içeriğe atla

Liberal Anarşizm

Anarşistler kaos arzular ama kaos geldiğinde kendilerini korumak için çelik kapıları vardır. Dünyadaki sistemler hepsinin hatalar var. Bunu yorganımın altından yazı yazarken bile anlayabiliyorken 1890da toplanan beyinleriniz neredeydi. Yeni bir sistem fikri gerekli Dünyaya. Belki hiç düşünülmemiş. Belki düşünülenin rutujlusu. Frank Harris'in Bombası aslında bunu denedi. Liberal Anarşizm! Ne kadar saçma görünse de ismi ortaya atılmış en düzgün sistemlerde biriydi ama sistemleştirilemedi. Belki bir gün Liberal Anarşizm diye bir kitabımı satın alırsın.

Şu an S gözümde demir kapılar kuşanmış anarşistten farksız. Asıl anarşistler yüzünü göremediklerimizdir. Christopher McCandless ile konuşuyor olsak sıkılıp yanımızdan gidebilirdi, minibüsüne doğru. Zaten sıkıldığı için gitmemiş miydi en başta minibüsüne doğru? Bu adam dışında sıkıldım diyerek birinin yanından giden ya çocuktur ya da depresyondadır ama daha çok çocuktur.

Anormal olan kim? Biz miyiz yoksa çevremizde ki insanlar mı? Tekrar cehalete dönmek için elimden geleni yapmak istiyorum şu an. "Cehaletten çıkmak, cehalete dönmekten daha kolay" biliyorum; ama tekrar yaratmak istiyorum kendimi yaratıcıyla tartışa tartışa. Kendi kendimin babası olmak istiyorum. Bir de Kutsal Ruh bulursam sırtım yere gelmez. Sakallarımı uzatıp, Rus karıları bile eve atarım.

Sevgiler,
Sleepandbeer

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kukla

 Yıllar sonra kadim dostum -1 yıl 5 ay 17 gün sonra- tekrar yazıyorum sana. Gözlerim sağır ve kulaklarım kör. Yoksa katlanamazdım bütün bunlara. Ben ve kukla; kukla ben. Tabula Rasa: İnsan kendine yarayacak bütün bilgiyle doğar. Yanılıyorlar, insan kendine yetecek bütün iyilikle doğar. İyilik meleği ben. Sana kendimi anlatmak için değil, kendimi dinlemek için buradayım. Ben, kukla ben. İyilikle dolu olduğum için kötü bir kukla şovunun en kötü figüranı oldum. Ondandır ilk yazdıklarım. İnsanlığın ilk öğretisi kendi yararına olanı seçmekti. Ben ise karşımda duranın yararını seçtim. Çünkü ben iyi bir insandım ve karşımda duranın üzülmesini istemezdim. Tüm o karşıda duranlar, bunu fark ettiklerinde harekete geçtiler. Artık Sleepandbeer bir kukla ve onların emrinde. İstedikleri her şeyi yaptım. Sorguladım, düşündüm, sinirlendim ama vazgeçemedim huyumdan. Bir işe girdim. Çoğu erkeğin hayatında yapmak istediği mesleği yapıyorum. Dünya'nın en rahat mesleklerinden bir tanesi. Beni tanıyo...

Karalama

Bağlanamıyorum. Ne içkiye ne kadınlara. Bağlanabildiğim zamanlardan kalma sadece sigaram var. O da olmasa... İnsanlardan çok şey beklemiyorum. Yalnız bıraksınlar beni. Olabildiğince yalnız. Dolabın kapağını hiç açmasınlar. Adımı ölene kadar hatırlamasınlar. Gelecekte ne yapacağını bilemeyen her insan kadar Bukowski'yim. Kafamda onlarca cevap var ama hiç biri bana göre değil. Bana göre nedir oda belli değil. Yalnız kalmayı saymıyorum. Müzik, sigaram ve ben gerisi hiçte iyi değil. İçi boş insanlar dışlarına ne kadar çok şey takmışlar. Bana hep komik görünüyorlar. Bazıları güzeller. Bazıları bakmayacağım kadar güzeller. Ama yanlarına gidince içlerindeki boşluğa bütün masayı sığdırabiliyorum. Bana bakıyorlar. Ucube gibi hissediyorum. Yalnışlıkla baktıklarını düşünüyorum.

Korkmak

Bütün hayatım boyunca birşeylerden korkmak zorunda bırakıldım. Öyle bir korku ki; damarlarıma kadar işlemiş, anlamını yitirmiş, boyun eğdirmiş. Ne yaparsam yapayım iki kere düşündürdü bu korku, tedbir aldırdı. Koyunlaştırdı bir nevi. Sen de bir düşünsene yaşantını. Korktukların olmasa evinde oturur muydun ? Derslere yetiştir miydin? Babam ne der, sınıfta kalır mıyım, komşu teyzeler konuşur, kanunlara aykırı mıdır, ahlaka uygun mudur? Yenebilseydim korkumu, kaçardım. En yüksek dağlara çıkar, en tenha yerlere giderdim. Köprü altlarında yaşardım. Ama yok hala korkuyorum. Neden korktuğumu da bilmiyorum. Dizginliyor beni, insan içinde tutuyor belkide. Keşke diyebilsem; korkma, kaç, kurtulursun. Seri üretim insanlardan yakanı kurtarırsın. İnsanların pislikle doldurduğu dünyada nefes alırsın. İnsanlar kirletmedi dünyayı pisliğe boğdu. Kir kabul edilir pislik asla! Geri dönüşü yoktur. Pislenmişlikten kaç diyebilsem keşke. Ama yok hala korkuyorum. Bir pislik yığınının içinde oturmuş düş...