Ana içeriğe atla

Hissizleşiyorum

Hissisleşiyorum galiba. Eskiden sert müzikler dinleri beni anlattıklarını düşünürdüm. Artık bir şeyler anlatan müzikler dinlemeyi istiyorum. Kafamı ritimle sallamaktan saçlarımın yüzüme vurmasından orgazm zevki alırdım. Şimdi sakin müzikler dinleyip acı çekmeye çalışıyorum. Acı çekme duygusu insan oğlunun en büyük bağımlılığı.

Dün bir arkadaşa ders çalıştırayım diye evine gittim. Alsancağın ortasında 1.000 lira kirası var. Hayallerimde ki evin nerdeyse aynısı. Oturma odasının kapısından girdiğimde ilk gördüğüm şey; duvarı kaplayan bir pencere. Beyaz koltuklar ve parke denince akla gelen ik tasarım parkeler döşeli. Orta da yine beyaz bir sehpa duruyor üstünde hiç bir şey yok. Kapının iki yanında raflar var. Aklına gelebilecek bütün yazarların kitapları ve arkadaşımın ablasının operada sahne aldığı sırada çekilmiş resmi. Karşımda birde piyano duruyor tabii. Basit Tarih konularından başladık. Aslında basit dediğimiz konular için milyonlarca kişi öldü: Nazizim, Faşism, Kapitalizmi Komünizm. Yan yana oturduğumuz kanepe, 3 kişilik olmasına rağmen yarım götlük oturmuştuk. Sürekli bir yanak daha yaklaşıyordu bana zaman geçtikçe. Kız onu öpmem içinden elinden geleni yaptı. Çirkin olması bir yana, nedense öpmek istemedim. Hislerim yok olmuşlardı.

Ders çalıştırmaya gitmeden önce sınıftakilerle Alsancakta takıldık. Omuzum hiç boş kalmadı sürekli birisi kafasını koyuyordu, zerre zevk almadım. Halbuki birinin omuzuma yaslanması en büyük zevkimdi. Boş boş bira içtim. Arada bişeyler söyleyip yine boş boş bira içtim. İnsanlar o kadar boş ve anlamsız geldi ki; durakta otobüs beklerken hiç bilmediğim bir yere gitmek istedim. Hayal etmeyi bile başaramadığım bir yerde olmak duygusu. Ah! Biz insanlar yerleşik hayata geçmemeliydik.

Selin mesaj atmış; birden kopacağımızı hiç düşünmüyorum diye. Lisenin son 1.5 yılında en iyi arkadaşımdı. Bazen çok kafa sikici bir herif olabiliyordum. Sürekli gereksiz mesajlar atıp eğlenmeye çalışıyordum o zamanlar. Uzun süre ondan hoşlandığım gerçeğini es geçersek; iyi anlaşıyorduk. Ta ki bu yaza kadar. Beraber çalıştığımız hotalde yemediği bok kalmadı. Sevgilisi de aynı hotalde çalışırken yine o hotelde çalışan başkalarıyla yattı ve bunu hoş görmemi bekledi. Başlarda yapamazsamda sonraları düşündüm; yatacak birilerini bulsam sevgilim olduğunu düşünmeden beraber olurdum. Hayatımda aşık olduğum kızdan seks için vazgeçen de bendim zaten onu yargılayamazdım. Hak verdim Seline ve cevap verdim.

Bazen bana aşık olduğunu söyleyen birini istiyorum hayatımda. Gözlerimin içine baksın ve gülsün. Gerçek mutluluk diyorum, işte bu. Bugün Begüm bana gülümsediğinde de aynı şeyi düşündüm. Sarı saçlı ve minyon. Ne minyonu benim yanımda cüce sıfatına bile layık olabilir. En başından beri benim olmasını istiyorum. Ama sadece onunla bir gece uyumak için. Hem bir kıza sarılıp uyumak en iyi seksten iyidir. Gece yattığımda yalnız kalmamak, aklımdan geçen deli düşüncüleri biriyle paylaşmak için istiyorum onu. İnsanlar uyumadan önce sayıklarıklarını kayda alabilselerdi, yazı yazmak için klavyeye ihtiyacım olmazdı. Uyumadan önce sayıkladığım manyak düşünceleri biriyle paylaşma isteğini durduramıyorum.

Bugünlerde tek zevk alarak baktığım tek şey; gün batımı sanırsam. En kudretlilerin bile yok olduğunu görmek bana zevk veriyor. Yazacağın cevabı bekliyorum.

Sevgilerle,
Sleepandbeer

Yorumlar

  1. Oyyyy, sarilip uyuyan erkek! :) yazim vardi ya bu konuyla alakali :))

    YanıtlaSil
  2. Var benim gibi erkeklerde arada çıkıyolar yani :D

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnızlık: İşte benim dinim bu

Babamın bağırmasıyla uyandım sabah. Çiftlikte ki horozum olsaydı babam hiç düşünmez, keser ve yerdim. İlk dersin saati çoktan geçmişti. Koşmak için çok geçti. Gömleğimi özenle seçtim. Onun altına beyaz bir t-shirt. Gri kotumu da giydikten sonra saçlarımı topladım. O kadar özenle tokayı geçirdim ki saçlarıma, bir teli kopsa bütün büyüsünü bozacaktım sanki günün. Bolca parfüm sıktım ve dışarı çıktım. Sarnıç durağından İzban'a binip o kadar yol almak artık yormamaya başlamıştı beni. Liseye ilk başladığımda çok farklıydım. Saçlarımı çok kısa kestirir gömleğimi içime sokardım. Okulun hırkasının yakaları hep omuzlarımdan düşerdi. Salaşlığın bir tanımı yoksa, o günlerde bendim. Okulumuz düz lisenin binasının 1.5 katına kurulmuş bir anadolu lisesiydi. Zerre sevmezdim. İlk günlerde ben ve sivilcelerim birinden hoşlanmaya başladı. Düz lisenin en popüler kızlarından biri. Benim neyimeydi ona bakmak. Bana bakıp gülmeye başladıklarında o tarafa bakmamam gerektiğine kanaat getirmem çok sürm...

Bende anlatırım aşk acımı

Yaz ayları, hava gayet sıcak. Dışarıdan görünmemek için de çadırın penceresi kapalı. Derin derin nefes alıyorum. Yarı çıplağım. Her defasında ortamda ki toprağın ve onun parfümünün kokusunu koklamak için daha derin nefes alıyorum. Her nefes alışım onun yanında; yeni bir gün, yeni bir sevinç. Tek kişilik bir yataktayız. Altımızda köpek patileriyle kirlenmiş bir çarşaf var. Ters yüz yaparak kirliliğini örtmeye çalışmışım. Yatağın yanında kıyafetlerim sıralı. Herşey bir birine karışmış durumda. Yatağın hemen yanında yazın başında bana verdiği iskambil kartları serili. 6 ve 2 numaraları eksik. Kartların kırmızılığı bana göz kırpan papaza karışıyor. O ise; göğsümde yarı çıplak uyuyor. "Hem göğsümde hem göğüs kafesimin içinde". Her kalp atışı beni gerçeklikten biraz daha uzaklaştırırken, o andan kopmak istemiyorum. Sadece o anı yaşamak ve saati bulan orospu çocuğuna küfretmek istemiyorum. Eğer aşk diye bir şey varsa dünyada işte budur diyorum. Bunları ona ve bütün dünyaya sadece ne...

İnsanlar

İnsanlar bu kadar boş şeylerle uğraşmak için çabalıyorlar sanırım. Tek yaptıkları şey başkaları hakkında konuşmak ve gülmek. İlk cinayetimi bu boşluğa bıçağımı saplayarak işleyeceğim sanırsam.